Farkındalık Kartları

🌼 NÖTR NOKTASI

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Hakikati hissedebilmek için hiçlik noktasına doğru adım atmak gerekir. Bir damlanın okyanusa düşmesi gibi. Damla bile değiliz aslında. Zerrenin zerresiyiz, okyanusun içinde. Oysa bizlerin zerresi bile olamadığımız bu okyanus bile, yaratılmışın içerisinde zerrenin zerresi bile değil. Zerrenin zerresi bile olmadığımız bir sistemin içerisinde, Yaradan neden insanoğluna bakıp da “Halifemi yarattım” dedi? Bu önemli durumu kavramaya çalışın. Sizin yapmaya çalıştığınız kendi nefis elbisenizden sıyrılıp okyanusa düşen bir damla olabilmek. Şeytanın göreviyse sizi dünyalıkların peşinde koşturtup olabildiğince oyalamak ve Yaradan’a ulaşmanızı engellemek... Oyunun genel senaryosu bu. Bu durumun detaylı hali Kuran’da gayet net ve anlaşılır bir şekilde anlatılmıştır. Okyanusa düşmek düşüncesi ilk zamanlarda beni fazlasıyla ürkütürdü. Yok olacağım korkusuna kapılırdım ki bu korku Allah’a tam teslimiyetimi engellerdi. Hayat vakti gelen kişiyi okyanusa bırakıyor. Nasıl mı? Toprağın üzerindeki bir damla su buhar olur, göğe yükselir ve diğer buhar olmuş su zerrecikleriyle birleşmeye başlar. Rüzgârlar o bulutları alır ve bir kısmını okyanuslara, bir kısmını da toprağa iade eder. Bizler de buhar olduk, göğe yükselip diğer kendimiz gibilerle buluşup okyanusa ulaştık. Kendi varlığınızdan geçmeye başladığınız zaman, yaratılmış bütünü hissetmeye başlıyorsunuz. Siz ve diğer her şey aslında tek bir yaratılmış zerre gibi... Bu yolda yaşadıklarımı en derin noktasına kadar ileriki dönemlerde yazmaya niyet ettiğim Dört Sınav kitabında paylaşmaya çalıştım. Niyet ediyorum kolaylıkla ve sağlıklı bir şekilde olsun. Hayatımda her şeyin Allah’tan olduğunu kabullenmeye başlayınca, insanları daha farklı dinler oldum. Mesela karşıma biri gelip övündüğünde o an duruyor ve ona tepki vermek yerine “Şu an karşımda oturan bu kişi bana ne anlatmaya çalışıyor? Ben nerede övündüm acaba?” diye düşünüyorum. Kendimi dengeye alıyorum ve ben dengeye geldikçe alanımdaki kişiler de bir şekilde dengeye gelmeye başlıyorlar. Tabii vesvese verenler de bunun tersi için etrafı karıştırmakla her zaman meşguller. En önemli kısım dengede ve anda kalabilmek. Dengedeyken ibadetlerimiz sırasında, özellikle de zikir ve namazlarımızda yüksek enerji üretebiliyoruz. Ben de olayları yargılamadan, haklı ya da haksız bulmadan, sadece gözlemliyorum ve o olayın içindeki ilahi bakışı ya da vesvese verenlerin oyununu hissetmeye çalışıyorum. Neredeyse insanların çoğu tesir altındalar ve ziyandalar. Allah’ın hakikatini hissetmek istiyorsanız, hayatı yorumsuz, yargısız, nötr görmeniz gerekir. Eğer yargılar ya da olayın içine bakış açısı katarsanız, elde edeceğiniz sonuç sadece kendi kısıtlı ve taraflı değerlendirmeniz olur. Bazen biri gelip arkadaşını çekiştirir bana. Hiç yorum yapmadan ve yargılamadan dinlerim onu... Oysa eskiden çok anlam katardım olaylara. Kendi filtrelerimden geçirir, süzer, değerlendirirdim. Oysa şimdi, sadece akışa bırakıyorum. Bana öğretmeye çalıştığı şeyi anlamaya çalı- şıyorum. Dengede kalarak karşımdaki kişinin de dengeye gelebilmesi için Allah’a dua ediyorum. Dünyadaki hayatınız sınırlı ve kısa bir süre... Dünya saatine göre belki uzun sayılabilir ama ahiret zamanına göre göz açıp kapayacak kadar kısa bir deneyim... Üstelik bu dünyaya tekrar gelme şansımız da yok. O yüzden bu hayatı en doğru, en hayırlı, en güzel şekilde yaşamamız gerekiyor. Yaratılmış her şeyi, Yaradan’dan ötürü sevme vakti geldi. Hayatımda elimden geldiğince bunu uygulamaya çalışıyorum. Vesvese verenler o an bana bir şey yapamıyorsa, anında etrafımdakilerden birine musallat olup onun dengesini bozmaya çalışıyor. İbadetlerini fiziksel uygulamalarla yapıp aura alanlarını güçlendirmeyen kişiler genelde tesir altında kalabiliyorlar. Bazen de yorgun, uykusuz, beslenemediğimiz veya duygusal iniş çıkışlarımızın olduğu dönemlerde vesveseye yem olabiliyoruz. Bu sebeple aman uyku ve beslenmenize dikkat! Sürekli dengenizi bozan tahriklere maruz kalıyorsunuz. Bu tahriklerin bir kısmı geçmişinizle veya şu anki durumunuzla bağlantılı olabilir. Durumdan sağlıklı bir şekilde arınabilmek için en azından size ait olanları o alandan çıkarmanız gerek. Affedemedikleriniz, bağışlayamadıklarınız, geçmişteki olumsuz defterleriniz... Her şeyi hızlı bir şekilde bağışlayın, affedin ve helalleşerek şifalandırın. Şeytan bu tür durumları koz kullanarak kullanmayı, zihninizi meşgul etmeyi ve sizi oyalamayı sever. “Yani onların yanına kâr mı kalacak? Hayatta affetmem!” der... Bu sözleri siz mi ettiniz sanki? Yanılıyorsunuz! Bir daha düşünün... Hayatımda bana zarar veren, beni üzen, arkamdan konuşan, iftira atan, kısacası ben izin verdiğim için yapmadıklarını bırakmayan herkesi affettim ve onların da Allah’ın hakikatini bulabilmeleri için dua ettim. Dua ederken herkes için dua ediyorum. Bu gezegendeki herkesin gönül gözünün açılmasını diliyorum. Gezegendeki hayvanların, bitkilerin yürekleri merhamet dolu insanlarca korunmaları için dua ediyorum. Bir de Allah’a kulluk eden bizim zaman dilimimizdeki ve başka tüm zaman dilimlerindeki, tüm boyut ve âlemlere de dua ediyorum. Yaratılmış her zerrenin, Allah’ın nuru ve merhametiyle şifa bulması niyetiyle... Bülent Gardiyanoğlu’nun “Her Şey Hakikati Görmekle Başlar” kitabından alınmıştır.

 

🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız. 

Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin.

 Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)

Denge Kartları

: / :