Denge Kartları

🌞 DİBE VURDURDUKTAN SONRA...

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Dibe vurduktan sonra belli bir süre acı çekiyorsunuz. İşte bu noktada uyanışın ciddi bir başlangıcı var. Ya kurban olacak, kendini ya da onu suçlayacaksın ya da onu geri döndürmek için birçok yola başvuracaksın. Daha sonra fark edeceksiniz ki onu geri getirmek için denediğiniz her yol, bir başka insanın özgür alanına girmekten başka bir şey değil. Giden ve soğuyan insanı zorla kendinize geri getirmek de hiç doğru değil. Size geri dönmesi için herhangi bir şekilde enerjiyle ilgili bir zorlama yapmışsanız ve o kişi size geri gelmişse, bu defa da şöyle düşünmekten kendinizi alamazsınız: “Geri gelmesi için ben zorladım. Belki de beni sevmiyor... Belki sahte duygular yaşıyor. Tesir altında ve bunu bir ben biliyorum...” Tabii, “Beni sevmesin ama benimle olsun!” diyenler de oluyor ama bu bencillik... Aşk değil. Hayattaki en büyük sınavlarımızdan biri de budur. Yaşadığınız her şeyin bir anlamı ve sebebi var. Bunu yaşıyorsanız, neden yaşadığınızı, neden hayatınıza çektiğinizi, ne öğrenmeniz gerektiğini bulmaya çalışın. Bunu hayatınıza siz çektiniz. Kendinizi veya hayatınızı suçlayarak nereye gideceksiniz? Elbette suçlayarak hiçbir yere gidemezsiniz... Fakat doğru sorular sorarak doğru cevaplar bulabilirsiniz: “Ben bunu hayatıma neden çektim?” İlk başlarda gelen cevaplar da kurban psikolojisinin bir yansıması olabilir: “Kıymet bilseydi gitmezdi! Beni sevseydi yapmazdı!” Gerçek farkındalıkta kendini ya da başkasını suçlamak yoktur. “Neden hayatıma böyle bir insan çektim? Neden bu insanı kaybettim? Beklentilerim nelerdi? Neden bu ilişkiye bu kadar güvenmeyi tercih ettim? Neden bu kadar çok beklentiye girdim? Bu ilişkide hangi korkularım tetiklenmeye başladı? Tetiklenen korkularımın hangilerini yaşamaya başladım? Bu ilişkide her şey yolunda giderken, Rabbime ne kadar şükrettim veya ne kadar hatırladım?” Bu soruları sormanız ve açık yüreklilikle, doğru cevaplar vermeniz gerekir. Doğru sorular ve doğru cevaplar sizin işinize yarayacaktır. Kendini kandırmak değil... Bülent Gardiyanoğlu’nun “2 Tam Bir Tek” Kitabından alınmıştır.
: / :