Hayatınızda nasıl bir eş istiyorsunuz? Genelde birçok kişi hayalinde bir eş tanımlar. Genellikle ilk tanımlamalar fiziksel olarak başlar. Boyu böyle olsun, saç rengi böyle olsun, maddi durumu böyle olsun, mesleği böyle olsun, yanımda beni taşıyabilsin... Siz fiziksel tanımlamalar yaptıkça, sizin de fiziksel halinize bakan kişiyi hayatınıza çekmeye başlarsınız. Siz onun fiziksel ve finansal durumlarını incelerken o da sizi kendince filtrelerden geçiriyor olabilir. Böyle bir listeyle akışa girdiğiniz zaman, emin olun karşınıza gelecek kişinin de böyle bir listesi olacaktır. Karşınıza materyalist, malıyla övünen, duygudan çok hırslarıyla hareket eden birini çekebilirsiniz. Belki de tam bir işkolik kişi bulacaksınız... Şimdi dürüstçe bir düşünün! Bir ilişkide fiziksel tanımlamalara neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Yanınızdaki kişinin sizi toplum içerisinde taşıyabilmesi neden önemli? Hayatınızdaki kişiden beklentileriniz neler? Derinlerde bir yerde, ailenizin seveceği bir eş mi istiyorsunuz? Arkadaşlarınıza gururla gösterebileceğiniz birisini mi istiyorsunuz? Kendinize hayat arkadaşı olacak kişiyi mi, etrafa kendinizi ispatlamanızı sağlayacak kişiyi mi tanımlıyorsunuz? Kendinizi güvenceye alabileceğiniz bir eş mi arıyorsunuz? Bu sorulara açık kalplilikle, dürüstçe yanıt vermeniz önemlidir. Böylece ilişkiyi neden istediğinize dair önemli bilgilere ulaşırsınız. İsterseniz elbette soruları çoğaltabilirsiniz de... Hayatındaki kişiyi bulmaya çalışırken, birçok kişinin yaptığı bir hata vardır: “Hayatıma bir avukat, mimar, mühendis, doktor çekemeyecek miyim?” diye çabalarlar. Önce bu tarz meslek grubuna neden ihtiyaç duyuyorsunuz, içsel olarak kendinize bir sorun. Neden bir popüler meslek sahibi istiyorsunuz? Bunun sebebi genelde çevreye karşı eşinin mesleği ile övünebilme isteğidir. Yani kendini mutlu etmek için değil, başkalarının gözünde değerli olabilmek için eş tanımı yapar ve böyle popüler mesleklerden olmasını isterler. Eğer ki “Doktor birini hayatıma istiyorum. Gerçekten kutsal bir çalışma yapıyor ve böyle biri beni mutlu eder!” diyorsanız, bu kutlanılması gereken bir istektir. Ama başkasına kendi başarınızı ispat için istiyorsanız, çocukluğunuza gidip bir bakın. Siz nerede ikinci plana atıldınız? Nerede sevgisiz kaldınız? Kendinizi dünyasal verilerle öne çıkarma ya neden ihtiyaç duydunuz? Maddi olarak çok mu sıkıntı yaşadınız? Ne istediğinizden daha önemlisi, neden istediğinizdir. Görünenin altına inin ve “neyi” sorusunun değil, “neden” sorusunun cevabını arayın. Bazı ilişkiler de sadece maneviyatla ilgili özellikler arar... “Aşk, sevgi olsun, bana yeter!” der. Evet, gerçekten aşkı bulur ama belli bir süre sonra maddi sıkıntıya düşerek başka sorunlar yaşarlar. Hayatta dilekte bulunurken dikkat etmek lazım! Hayatımıza neyi çağırdığımızı iyi düşünmeliyiz... İçinizde kıskançlık varsa, hayatınıza kıskançlık çekersiniz. Hayatınızda kaybetme korkusu varsa, kaybetme korkusu olan insanları çekersiniz. Arınmadıysanız, hayatınıza arınmamış insan gelecektir. Derseniz ki: “Beni mutlu edecek bir kadın yok mu?” Hayatına, “Beni mutlu edecek bir erkek yok mu?” diyen kadın gelecektir. Belli bir süre sonra onun senin mutlu etmesini, senin de onu mutlu etmesini bekleyeceksin! Her iki taraf da karşıdan beklediği için ilişki yine yorulacaktır... Hayatlarında hep maddi bolluk hedefleyenlerin bir kısmı buna ulaşıyor, bir kısmı ise daha azına ulaşıyor. Mutluluk olarak baktığınızda paraya ulaşan da, ulaşamayan da bir yerlerden sınavda... Durun ve biraz düşünün. Ailelerinizin tanımladığı ilişkileri mi yaşıyorsunuz, öyle mi eşler seçiyorsunuz, yoksa sizi ve kendini mutlu edecek insanı mı arıyorsunuz? Korkuları temizlemeden, arınmadan yuva kurduğunuzda, bir şekilde korkularınız hayatınıza korktuklarınızı çekebilir. Frekansınızı değiştirme zamanı geldi. Önce kendi içinizde mutluluğu yakalayın. Uzun bir süre mutsuzluk frekansında gezinirseniz, düşük enerjisi olan, korkular boyutunda yaşamışsınızdır. Enerjinizi yükselttiğinizde korkular aklınıza bile gelmeyecek çünkü o boyuttan çıkmış oluyorsunuz. Mutluluk her zaman sizden coşsun ve taşsın. Derin bir nefes alın ve verin. Bir kere daha alın ve verin. Şimdi hayatımıza bir ilişkiyi nasıl tanımlayacağımız, çekeceğimizle ilgili çalışma yapalım. Derin bir nefes daha alın ve rahat bir ortamda devam edin. “Yaratılıştan bugüne kadar bilerek veya bilmeyerek ürettiğim tüm yargıları iptal ediyorum. Bilerek ya da bilmeyerek söylediğim tüm olumsuz sözler için, yaratılmış her zerreden özür diliyorum. Bilerek ya da bilmeyerek yaptığım bütün ahlar, olumsuz düşünceler için herkesten özür diliyorum. Enerji alanımın arınması, Rabbimin nuru ile şifalanması için niyet ediyorum. Korkularımı ve bağımlılıklarımı olduğu gibi kabulleniyorum ve tamamının şifalanması için Rabbime teslim diyorum. Şu andan itibaren benim bedenimin ve ruhumun her zerresinin kıymetini bilecek, benim de onun bedeninin ve ruhunun her zerresinin kıymetini bileceğim, birlikte bolluğu, bereketi, huzuru, aşkı, anlayışı, hoşgörüyü, başarıyı paylaşacağım insanı sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Düzenli cinsel yaşamımızın olduğu ve bundan keyif aldığım bir hayatı paylaşacağım, mutluluğumu paylaşacağım yol arkadaşımı, sevgiyle hayatıma çağırıyorum. Gelmesine izin veriyorum. Geldiğinde onu fark etmeyi, onun kıymetini bilmeyi, sağlıklı bir şekilde hayatı paylaşmayı niyet ediyorum. Öyle de oldu...” Üç kez derin nefes alın ve verin. Siz hayatı ne kadar çözerseniz, hayatınıza öyle bir insan gelecektir. Bir ilişki bittiğinde hemen yenisine başlıyorsanız dikkatli olun! Yine bir sınavın içine girebilirsiniz. Bir ilişkiyi bitirmeye çalışırken, bir başka ilişki bulup, ona tutunmaya çalışıyorsanız dikkatli olun, daha da sert bir sınav içine girebilirsiniz! Bir ilişkiyi bitirirken, karşı tarafı suçlamak yerine belli bir süre ara verin. Kendinize şunu sorun: “Ben bunu hayatıma neden çektim? Ne öğrenmeliyim ve ne yapmalıyım?” Bunu yaparken: “Ben dersimi aldım! İnsanlara güven olmaz. İnsanlar kötüdür!” gibi bir sonuca varıyorsanız, bu doğru bir sonuç değil. Benzer sınavlar tekrar gelecektir. “Benim kaybetme korkum olduğu için hayatıma kaybetme korkusu olan insanlar çektim. Aldatılma korkum olduğu için aldatılma korkusu olan bir insan çektim” şeklinde farkındalıklar yakalamaya çalışın. Yaşadığınız her şeyi sevgiye dönüştürün ki siz ve sonraki kuşaklar daha rahat, doğru insanları hayatlarına çekebilsinler. Bir kadın danışanım, bir gün şöyle sordu: “Bu dünyada hiç mi düzgün insan kalmadı?” “Neden?” diye karşılık verdim. “Benim niyetim bir çocuk, bir yuva. Ama erkeklerin hepsinin derdi cinsellik...” “Tüp bebek mi yapmaya çalışıyorsun?” Güldü. “Hayır.” “Niyetine dikkat ettin mi? Senin niyetinde bir çocuk, bir yuva var. Bir eş yok! Sen eşi niyete koymamışsın. Bu nedenle hayatına çektiğin insanların seni hamile bırakıp gitmeleri gerekiyor. O yüzden sana cinsellikle yaklaşıyorlar. Seni hamile bırakıp gitmek istiyorlar. Yani dileğin gerçek olacak.” “Hiç bu açıdan bakmamıştım! Şu anda niyetimi nasıl değiştirebilirim?” dedi. “Hayrıma olan eş, hayırlı bir yuva, hayırlı evlatlar istiyorum demelisiniz. Niyetinizi bu şekilde güncellemelisiniz...” Bu noktada dikkat etmeniz gereken bir konu daha var: “Ben arındım!” diyen insanlar... Bu da spritüel egodur. Lütfen, kendinizi arınmış sandığınız durumun egonuzun bir parçası olup olmadığından emin olun. Egom bana da geçmişte çok oyunlar oynadı. Eğer içinizde herhangi bir insana karşı yargı, suçlama varsa, arınmadığınızdan emin olun. Eğer herkese saygı duyuyorsanız, sonsuz, sınırsız sevgi, hoşgörü sahibi iseniz, arınmaya başladınız demektir. Rabbinize giden yol, sizin içinizden geçer. İçinizde hesaplar, kitaplar varsa yanlış yoldasınız demektir. İçinizde huzur varsa, Rabbinize giden ilk kapıyı açtınız demektir. Hayırlı olsun... Bülent Gardiyanoğlu’nun “2 Tam Bir Tek” Kitabından alınmıştır.
🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız.
Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin.
Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)