Motivasyon Kartları

🌟 KOZMİK OLARAK BİRBİRİMİZE BAĞLIYIZ

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Gözlem yapmayı severim. Olayları, insanları gözlemlemeyi çocukluktan beri seviyorum. Zaman içerisinde geçmişi affettikçe ve anda kalmaya başladıkça, etrafıma gelen insanların duygu hallerini hisseder olmaya başladım. O an hangi duygu içerisindeyse, sanki bende de benzer bir duygu hali başlıyordu. Dengede olmadığımda, gergin, yorgun ve endişeli olduğum dönemlerde ise hislerimin azaldığını fark ettim. Daha sonra fark ettim ki benim kafamdan geçen düşünceler, bir başkası tarafından dile getiriliyor veya bir başkasının düşüncesi benim tarafımdan dile getiriliyor. İlk başta bunlara anlam veremedim. Sonra etrafımdaki insanlarla benzer konularda, benzer görüşleri aynı masada konuşurken, sanki benim kafamdakini o konuşuyormuş gibi hissettim. Siz de benzer şeyler yaşayıp yaşamadığınızı düşünün. Hatırlayın bakalım, ne zaman, nerede oldu böyle olaylar? Bende, herkese karşı sevgi beslediğimde, akışa güvendiğimde, hırslarımın olmadığı günlerde oldu bu durum... Ne zaman aceleci olsam, “Şunu yapacağım, bunu yapacağım, başaracağım...” desem, bu akışların kapandığını gördüm. Bireysel görüşme yaptığım dönemlerde, kişiler dertlerini anlatırken, ben de dert ederdim “Ne olacak?” diye. Geceleyin o derdi içimde eve getirirdim. O gece o kişi eşiyle kavga ederdi. Aynı saatte de ben evde sebepsiz yere gergin olurdum. Ertesi gün o kişi arar, “Eşimle tartıştık!” derdi. Kendisine saat kaçta kavga ettiniz diye sorduğumda, ortaya her seferinde hep benzer sonuç çıkardı. Onların tartıştığı saatte ben de evimde gergin ve sinirli oluyordum. Hem de evde her şey yolundayken. İnsanlar birbirine telepatik olarak bağlıdır. Özellikle, genetik bağınızın oldukları (aile), çok sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz insanların anlık duyguları ile sizinkiler karışabiliyor. Hiç düşündünüz mü? Gün içinde yaşadığınız olayların ne kadarı sizin? Ne kadarı enerji alanınızdaki insanların duygu hallerinin sizin üzerinizdeki yansıması? Tabii bunu takıntıya çevirmeden düşünün, hesaplayın. Hepimiz birbirimize kozmik olarak bağlıyız. Bütünün bir parçasıyız. Fakat gelen sinyali deşifre etmeyi bilmiyoruz. Dünyanın geçici hayatına çok fazla gömülüyüz. Dünya derdine, telaşına, taksitlerine, ödemelerine ve alacaklarımıza. Tatil yapmadan deli gibi çalışıyoruz. Mola vermediğiniz ve kendiniz için sağlıklı vakit oluşturmadığınız sürece, gelen mesajları nasıl deşifre edeceksiniz? Ne uyku düzeni, ne sağlıklı beslenme, ne de sağlıklı iletişim içerisindeyiz. Avatar filmini izlediyseniz, görmüşsünüzdür. Avatar gezegeninde yaşayanların hepsi ortak bir enerji üretiyor. İnsanlar da ilk başta böyleydi. Derin dünya sistemleri insanları yönetebilmek için korkuyu kullandılar. Para bulundu ve tembel insanlar hayatta kalmaya başladı. Para yokken, sadece çalışan ve üreten insanlar hayatta kalabiliyordu. Para ortaya çıkınca insanlar onun için yaşamaya başladı. Daha önce insanlar meyve ile takas edebilmek için sebze yetiştirmeye mecburdu. Oysa şimdi paradan para kazananlar var. Oturduğu yerde kazananlar var. Dünyanın bir başka yerinde de, senin yüklenmen gereken üretim miktarını, bir başkası sırtına almış taşımaya çalışıyor. Kendinize dürüstçe bir sorun! Paranın olmadığı bir gezegende olsaydınız, bir gıdayı alabilmek için, ürettiğiniz bir başka gıda ile takas yapmanız gerekseydi, üretebileceğiniz, hayata katabileceğiniz bir değer ortaya koyabilir miydiniz? Bir elbise almak için, aylarca ürettiğiniz buğdayı vermek zorunda olsaydınız, elbise dolabınız şimdiki gibi ağzına kadar dolu olur muydu? Her insan birbirine bağlı. Size peygamberimizin bir sözünü hatırlatayım. Bu söze şimdi farklı bakış ile bakın: “Komşusu açken, tok uyuyan bizden değildir.” Aç uyuyan komşunun da sen olduğunu anladığında, halen daha söylenmeye vaktin oluyor mu? Şikâyet etmeye vaktin oluyor mu? Bir düşün. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Gönül Gözü” kitabından alınmıştır.
: / :