Motivasyon Kartları

🌟 BİR ÇINAR GİBİ OLUN

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Hayatınızın içindeki merkez noktanızı bulmanız lazım. Çınar ağacı gibi yere sağlam basın ki rüzgâr estiğinde sizi sallayamasın. Merkeziniz sağlam olsun; istediğiniz bilgiyi öğrenin. Hiç korkmayın. Dallarınıza konan kuşlar olacak ama ağaçta kalması gerekenler kalacak, diğerleri uçup gidecektir. Çocuğunuza da merkezini bulmayı öğretin. O da büyüyecek, okuyacak, kendini geliştirecek, işe girecek, yuva kuracak. Bu yolculuğunda o da kendi deneyimlerini yaşamaya devam edecek. Sevilecek, sevecek, gülecek, bir sürü şey yaşayacak. Siz ona merkezi öğretirseniz, Allah inancını öğretirseniz, başına bir şey geldiğinde kurbana yatmak yerine, bunun da bir sınav olduğunu anlayıp, yoluna devam edecektir. Atalarımız bize namuslu olmayı, dürüst olmayı, çalışkan olmayı, helal yoldan kazanmayı öğretti ama nasıl mutlu olunacağını öğretmedi. Çünkü mutlu olmayı bilmiyorlardı. Mutluluk öğretilmez. Mutlu olunur ve bu mutluluk yaşanarak öğretilir. Hiç çocuğunuza nasıl bir anne veya baba istediklerini sordunuz mu? Bu soru size çocukken sorulsaydı cevabınız ne olurdu? Çocuğuna her şeyi alan mutsuz ve işkolik bir anne baba mı istiyor çocuklarınız, yoksa keyfi yerinde, mutlu, kendisiyle barışık, alınganlıkları olmayan, her şeyi kafaya takmayan, ailesiyle güzel vakit geçiren, iletişim kurmayı başarabilen bir anne baba mı? Sizin çocuğunuzun keyfi yerinde değilse, bu gezegendeki en iyi okula da gönderseniz, o okuldan bir şey almıyor. Biz çocukken ezberledik, sınavı geçtik, şimdi unuttuk... Ne işimize yaradı? Eğitim sistemimiz “ezberle ve ezberlet” üzerine inşa edildi. Dünyadaki eğitim sistemlerinin çoğu da böyle. Ezberle ve ezberlet. Ezberi iyi olan başarılı. Ezberleyemeyenler de sistemde elenip gidiyorlar. Çocuğumuza “Oku kendini kurtar” deriz. Bu onun bilinçaltına şu mesajı ekiyor olabilir: “Biz kurtulamadık, başaramadık, sen oku, kendini kurtar.” Biz kendi hayatımızla çocuğa nasıl örnek olduk? Biz kendimiz ve ailemiz için güvence kalesi kurmaya çalışırız. Amacımız garanti iş, yuva ve gelecek güvencesidir. Bu sistemi kurarken konfor bizim için önemlidir. Bunları yaparken farkına varmadan faizli sistemlere gireriz. Ay başı garanti maaş bizim için önemli bir kaynaktır. O olmazsa sanki hiçbir şey yapamayız gibi gelir. Bu örnek herkes için geçerli olmayabilir. Bu sistemin içerisinde Allah’a şükretmeyi bilip daha iyisi için çalışanlar mutlu, huzurlu ve bereketli yaşarlar. Lakin olana şükretmek yerine şikâyet edenler kısa yoldan başarıya gitmek isterler. Para, şan, şöhret, güzellik, cinsellik, makam, mevki... Bunlar elinde olursa, güçlü, toplum içinde değer gören şahsiyetler olacaklarını düşünürler. Maskeli balo gibi bir hayatın içinde yaşıyoruz. Neredeyse sistemdeki birçok şeye bağımlıyız. Yoğun bakımdaki hasta nasıl solunum, kalp ve daha birçok makineye bağımlıysa, biz de hayatın içinde birçok şeye bağımlıyız ve onlar olmazsa yaşayamayacağımızı düşünürüz. Nereye bağımlısınız? Hiç düşündünüz mü? Telefon? Televizyon? İnternet? Dedikodu yapmaya? Onu bunu çekiştirmeye? Sigaraya? Alkole? Çok yemek yemeye? Çikolataya? Aşırı çalışmaya? Konuşmaya? Bağımlılıklarınızın listesini yapın. Belki de teknoloji bağımlısısınız. Bu dönemin en tehlikeli bağımlılığı budur. Yatarken son gördüğünüz şey telefon, sabah uyanınca ilk gördüğünüz şey telefon. Bugün en çok neyi gördünüz? Telefon ve bilgisayarınız mı? Yoksa televizyon mu? Uykudan çıkmak için bağımlılıklarınızı, endişelerinizi bulmanız gerekir. Allah’a inanan, tevekkül eden birinin endişesi olmaz. Elinden geleni yapar, sonucu Allah’tan bekleyerek devam eder. Gelecek endişesi taşımaz. Korkularınızı bilmeniz gerekir. Dört temel korkumuz var: Değersizlik, güçsüzlük, suçlanma, yalnızlık korkuları. Yalnızlık korkusu olan insanlar, bütün sülaleyi aynı apartmana, aynı yere toplarlar. Sürekli kalabalık içinde bulunmak isterler. İnsanlara yedirmeyi içirmeyi severler çünkü kalabalık bu korkularına iyi gelir. Suçlanma korkunuz varsa, kendinizi anlatırken bile sıkıntı yaşarsınız. Diyelim ki biri kazağınızla ilgili bir şey söyleyecek: “Şu kazağın var ya...” Siz hemen başlıyorsunuz: “Sabah bunu giymeyecektim. Zaten diğerini giymek istemiştim. Burası sökülmüştü. Kesin kazağımdaki yırtığı gördü!” diye içimizi korku sarabilir. İçinizi bir korku kaplıyor, kafanızdan senaryolar kuruyorsunuz. Karşı taraf daha size iyi ya da kötü bir şey söylemeden, kendinizi suçlanmış, iftiraya uğramış gibi hissedip, kendinizi savunmaya geçiyorsunuz. Suçlanma korkusunun altında, hata yapma korkusu vardır. Bu korkuyu taşıyanlar, mükemmeliyetçi insanlardır. İçindeki hata yapma korkusunu gizlemek için her şeyi mükemmel yapmaya çalışırlar. Yıllarca mükemmeliyetçi olmak için kendilerini tüketirler. Çocukken suçlanmış olabilirler. Evlerinde sürekli suçlayan birileri olmuş olabilir. “Senden adam olmaz! Sen beceremezsin!” gibi laflar duymuş olabilir. Hayatları neredeyse her konuda açıklama yapmakla geçiyor olabilir. İşe beş dakika geç kalsalar bile, hemen bir açıklama yapmaya çalışırlar: “Çok trafik vardı. Yoksa vaktinde gelecektim...” Sürekli bir açıklama yapma ihtiyacı hissederler. Hayatları ıstıraptır. Sevgilisi ya da anne babası varsa, daha da büyük ıstıraptır. İki kelime bile konuşamazsınız. Alıngandırlar. Saçına baktığınızda, “Beğenmedin değil mi?” derler. Belki de, “Değişiklik var. Güzel olmuş...” diyecektiniz ama suçlanma korkusu olan birisi ne söylerseniz söyleyin konuyu hemen olumsuza çekebilir... Güçsüzlük korkunuz varsa eğer, kas yaparsınız. Belinizde silah ya da bıçak taşırsınız. Cebinizde parayla gezersiniz. Dünyasal bir şeylerden güç almak ister, “Bilmem kim ağabeyin, bilmem kimin adamıyız biz!” diye övünmeye çalışırsınız. Ya da “Ben burada müdürüm. Kaç yılda buraya geldik biliyor musun?” dersiniz. Erkeklerde ve erkek enerji kullanan kadınlarda bu çok vardır. Korkular ile ilgili detaylı bilgiyi Her Şey Hakikati Görmekle Başlar, erkek enerji kullanmaya çalışan kadınlar için gerekli bilgiyi Kadın Olmayı Hatırlamak adlı kitaplarımızda elimizden geldiğince kaleme almaya çalıştık. Bütüne şifa olsun. Bir çınar gibi olun sözü oldukça önemli. Siz korkularınızın, endişelerinizin, kullandığınız enerjinin ne olduğunu gerçekten fark ettiğinizde, bağımlılıklarınızı dengeye almaya başlıyorsunuz. İçinizde Allah sevgisi varsa, kökleriniz yere sağlam tutunmuş demektir. Rüzgâr ise batıl bilgi olsun. İstediğiniz kadar batıl bilgi okuyun, öğrenin, günün sonunda içinizdeki Allah sevgisi sizin nasibinizde varsa, batıldan Hakk’a götürecektir. “Allahım, batıldan Hakk’a yönelebilmeyi kolaylıkla ve sağlıkla nasip eyle. Batılı hissedebilmeyi nasip eyle.” Bülent Gardiyanoğlu’nun “Gönül Gözü” kitabından alınmıştır.
: / :