Yapılacak bir işi erteleme konusunda çevremiz bizim için her zaman teşvikçidir! Mesela bir projeniz var. Yaparsanız güzel sonuçlar alacağınızı düşünüyorsunuz. Arkadaşınıza güveniyorsunuz. Gidip anlatıyor, heyecanınızı onunla paylaşıyorsunuz. Arkadaşınız hemen başlıyor: “Ya dostum, seni severim. Bence sen girme bu işe. Orada daha önce bir başkası da bu işi denedi, başarısız oldu. Battılar... Girme sen bu işe. Bak seni severim, o yüzden söylüyorum, yapma, etme...” Ne hikmetse, sizi sevdikleri için adım attırmazlar. Özellikle erkekler, yeni bir iş söz konusu olduğunda bildiği bütün olumsuz örnekleri sayar döker ki arkadaşı da yeni bir işe girmesin. Bıraksa, teşvik etse belki yapacak, belki başarılı olacak ve çok mutlu olacak. Oysa arkadaşının mutluluğu için “iş yapmaması” gerektiğine hem kendi inanır hem de ikna etmeye çalışır. Bunun arkasından da o işin ertelenmesi ya da tümüyle iptal edilmesi gelir. Sanki bütün yeni iş yapanlar batıyormuş gibi, sanki onca başarılı insan da bir yerden aynı şekilde başlamamış gibi... Kimi kadınlar bunu zaman zaman ilişkilerde de uygularlar. Kendi eşlerinde deneyemedikleri ne varsa arkadaşlarının eşlerinde denemesi için adeta teşvikçi olurlar. “Şöyle yap, böyle yap...” tavsiyeleri olur, ama kendileri yapmaz. Ancak arkadaşı dener ve başarılı olursa kendisi de deneyecektir. Bu nedenle etrafa fikir sorarken, “Allahım bana bu konuda hissiyat ver...” diye dua etmeyi de unutmayın. Gönül gözünüzün açık olmasına niyet edin. İnsanlarla istişare etmek, fikir almak, sormak, danışmak faydalıdır. Elbette insanları, arkadaşlarınızı dinleyin ama ana kaynaktan beslenmeyi de unutmayın. Unutmayın! Herkese kulak vermek iyidir ama kulağı kaptırmak iyi değildir. Geçmişte kendi hayatımda da benzer bir örnek yaşadım. Zamanında bir arkadaş grubum vardı. Ne zaman onlarla olsam, birlikte vakit geçirsek birkaç gün uykularım bozulur, dengem şaşar, elim ayağım titrer, iş yapamaz hale gelirdim. Beslenme şeklim değişir, fikir üretemezdim. Tam anlamıyla dünya insanı olurdum. Aklımdan lüks arabalar, lüks evler çıkmaz, dünya malı derdine düşerdi, çünkü bir araya geldiğimizde konuştuğumuz “kimin arabasını yenilediği, kimin daha iyi bir ev aldığı, bilmem kimin ne şekilde çok para kazandığı” gibi mevzular oluyordu. Bir başka arkadaş grubunda da tersine bir durum ortaya çıkıyordu. Onlarla vakit geçirince de dünya hiç aklıma gelmez, adeta bu dünyadan kopardım. “Bana ne bu dünyadan? Çekileyim bir dağ başına, bütün günü ibadetle geçirip sonra da ölüp cennete gideyim...” diye düşünürdüm. Bu da yanlıştı, çünkü insan bu dünyada sadece ibadet için bulunmuyor. İbadet ederek karnınızı doyuramaz, ev kirasını ödeyemezsiniz. Bu nedenle size çalışmanız, helal yoldan kazanmanız, çaba göstermeniz de emredilmiş. Hatta Kuran aracılığıyla “aşırıya gitmenin” iyi olmadığı da söylenmiştir. Yani aşırı şekilde dünyaya düşkün olmakla aşırı şekilde maneviyata düşkün olmak arasında yıllarım geçti. İkisi arasındaki dengeyi bulmak yıllarımı aldı. Bugün bunları anlatabiliyor, yazabiliyorsam, aynı durumlarla karşılaştığınızda bir anda işi çözebileceğinizi düşünmeyin. Ben de henüz tam olarak çözebildiğimi iddia etmiyorum. Bu uzun bir süreçtir ve her seferinde deneyimleyerek, zamanla dengede kalmayı başarabileceksiniz. Bunca yıldan sonra hâlâ dengede kalmak için uğraşıyorum. Yine de yüz yıl yaşayacakmış gibi çalışma ile yarın gidecekmiş gibi ibadetleri aksatmamanın dengesini bulabilmiş değilim. Kimse “Ben tamamım, oldum...” diyemez. Zaten tamamsanız ve olduysanız, bu dünyadaki işiniz, sınavınız bitmiş, tekâmülünüzü tamamlamışsınız demektir. Artık dünyada sizin yapacağınız bir şey kalmamıştır. Çevremde de bunu gözlemliyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışan ve sonunda çok zengin olmayı başaran arkadaşlarım var. Çok çalıştılar, ama bu dünya için çok çalıştılar. Sonuçta öyle çok biriktirdiler ki yüzlerce yıl yaşasalar yiyip bitiremezler. Ancak acı olanı, sağlıkları gitti. Sıradan bir insan kadar bile yemek yiyemiyorlar. Şeker, kolesterol patlamış durumda. Lapa yiyerek, ilaç kullanarak devam ediyorlar hayata... Sürekli diyet yapmak zorundalar. Bu nedenle her şeyin dengesi önemlidir. Yapmak istediğiniz işleri ertelemeyin ve dengeyi bulmak, dengede kalmak için çabalayın. Sabahları uyandığınızda aklınıza ilk gelen şeye dikkat edin. “Bugün yapacak şu işim var...” diyorsanız sorun yoktur. Fakat ilk düşünceniz, “Dışarıda virüs var. Şimdi kalk, kahvaltı et, giyin, otobüse bin... Uf! Aynı yollar, aynı insanlar...” ise bir sorununuz var demektir. Üstelik yıllardır böyle kalkıyorsanız, bu durum uzun süredir devam ediyorsa alarm zilleri uzun süredir çalmış, ama duymamışsınızdır. İnsanlar bu şekilde sevmedikleri işleri yaparak emekli olacakları günü bekliyor. Sanıyor ki sevmediği bir işi yıllarca yapıp emekli olursa, bir anda her şey değişecek, tüm hayatı güzelle- şecek... Oysa pek çok arkadaşım emekli olup rahata çıkmayı düşünürken, emekli olamadan gitti. Kimileri de emekli oldu, ama tam bir hayal kırıklığı içine düştü, çünkü emeklilik zaten mutsuz insanı mutlu edemez. Emeklilik rahatlık değildir. Dünyaya rahat etmek için gelmedik. Elbette çabamız, mücadelemiz olacak. Emekliliği mucize bir dönem gibi kodlayıp bir günde her şeyin, tüm yaşamınızın değişeceğini bekliyorsanız, hata ediyorsunuz demektir. Bugün yaptığınız işi severek, keyif alarak yapıyor, emekli olunca da başka işler yapmayı, yine keyif alacağınız şeylerle uğraşmayı planlıyorsanız o zaman doğru yoldasınız demektir. Üretmek önemlidir. İnsan ürettikçe, hareket ettikçe mutlu olur. Unutmayın ki kafanızdaki farkındalık kadarıyla başkalarından da sorumlusunuz. Kendinizi ve başkalarını mutlu etmek için ne kendinizi ne de başkalarını erteleyin. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Kendini Ertelemekten Vazgeç” Kitabından alınmıştır.

🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız. 

Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin. 

Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)