Biri bana geliyor, “Gezmek istiyorum...” diyor. “Girişim yaptın mı?” “Babam izin vermez...” “Öğrenilmiş çaresizlik” diye bir kavram var. Büyük bir akvaryumun içine köpekbalığını koyuyorlar. Sonra araya bir cam ve diğer tarafa da köpekbalığının yiyebileceği balıkları... Köpekbalığı acıktıkça diğer balıkları yemek istiyor ve her seferinde cama çarpıyor. Sonra camı kaldırıyorlar ve artık balıklar yanına da gelse yemiyor. İşte buna “öğrenilmiş çaresizlik” deniyor. Aynı şekilde, daha bebekken küçük bir iple bağlanan filin, beş tonluk bir yetişkin olduğunda ipi koparıp gidememesi de bu duruma örnektir. Yapamayacağını kabullenmektir bu... Bizi de bu şekilde kodladılar. Kırılmış kalpler, tamamlanmamış hayaller, söylenmemiş sözler, birikmemiş hatıralar... Geçmiş kuşaklar bizi bu şekilde kodladı. Kendi içinizdeki savaş ile dışarıdaki savaşı dönüştürmeye başlamanız lazım. Akış beni alıyor, gitmem gereken yere tatlı tatlı götürüyor. Ama bu akışa teslim olmak üç yıl alıyor. Bunu on dakikada yapabilen de var, on yılda yapamayan da. İçinde bulunduğum hayatı kolaylıkla, sağlıkla, tatlı tatlı dönüştürmeyi niyet ediyorum. Her işinizde kolaylıkla ve sağlıkla niyet edin. “Trafik var” demeyin, bütün kırmızılar size yanar. İhtiyacınız neyse size o gelir. “Acıyı seviyorum...” derseniz, acılı yemek geliyor. Bir de pul biber atıyorsunuz! Hayatı nasıl yaşamak istiyorsanız, o şekilde size geliyor. Bu nedenle zoru bırakın. Zoru gitsin aptallar başarsın. Kim istiyorsa zor yoldan yapsın. Hayatımı kolaylıkla, sağlıklı, helal yoldan başarmaya niyet ediyorum. Hayatıma bolluğu çağırmaya devam ediyorum. “Bildiğim ve bilmediğim her türlü helal kaynaktan bana gelen bolluğu kabul ediyorum, gelmesine izin veriyorum.” Hatırlayın, daha önce rahat olursak yoldan çıkacağımız, fakir olanın onurlu olabileceği öğretildi bize! “Hayatımı helal yoldan kolaylıkla, sağlıkla yaşamaya niyet ediyorum. Bildiğim ve bilmediğim her türlü helal kaynaktan gelen bolluk ve bereketi hayatıma sevgiyle çağırıyor ve kabul ediyorum.” Çalıştığım işyeri dışında bir iş yaparsam, işyerime ihanet etmiş olacağımı sanıyordum. Ek işler geliyor ama reddediyor, sonra da bolluk ve bereketi çağırıyordum hayatıma... Bu tezadı anladığımda bir telefon geldi. “Bir dergi çıkaracağız. İsmi şudur. Bir logo hazırlayabilir misin?” dediler. “Ama en fazla yüz dolar ödeyebiliriz.” Yarım saatte yaptım. Sonra başka işler geldi. Anladım ki kendim engellemişim hayatımda bolluğu. Uyandınız, başarmak var aklınızda. Sonuç odaklısınız ama içinizde hâlâ bir eksiklik var. Bunu değiştiremiyorsunuz. Şimdi bu değişti benim için. Bugün şöyle diyorum: “Gitmem gereken yer orası. Bu yaşta ona inanıyorum. Allahım, nasipse oraya ulaşmam, kolaylıkla ve sağlıkla olsun. Sonucu da benim yaşamımda olması gereken olsun, işe yarasın.” Sonucu da illa benim istediğim gibi olmak zorunda değil. Geçmişte at gözlüğü takmış gibi sonuca odaklanıp çok fırsat kaçırdım. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Dört Sınav” Kitabından alınmıştır.
🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız.
Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin.
Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)