İlişkiler en zor sınavdır. Paranız yoksa borç alabilirsiniz ama ilişkiler sınavında evladınla iletişim kuramamak, eşinle, kardeşlerinle iletişim kuramamak, toplumla iletişim kuramamak, işyerinde, ömrünün çoğunun geçtiği ortamda iletişim kuramamak bir ıstıraptır. Sıkıntıdaysanız daha çok çalışırsınız ama iletişim çok bilinmeyenli denklem gibidir. Üstelik bulduğunuz her formül de dakika başı, kripto gibi değişir. Eşinizle arayı düzelttiğinize sevinirken çocuğunuzla, onunla iletişimi kurabildiğinizi düşünürken arkadaşınızla ilişkiler bozulur. Tam her şey düzeldi derken kardeşiniz çıkar: “Sen beni epeydir niye aramıyorsun?” Hayatınızda en çok dip yaptığınız konu ilişkilerdir. İlişkiler, özellikle en zayıf olduğunuz noktadan size çarpar. Alıngansanız, alınacağınız şeyi yaparlar, kırılgansanız, kırıp geçerler, içine atan biriyseniz çöp sepetine çevirirler ve yıllar sonra dersiniz: “Bana ne yaptınız?” “Ne yaptık ki?” derler. İlişkilerin içinde çok fazla bilinmeyen, çok fazla kombinasyon vardır. İlişkiler aynı zamanda sağlınızı etkiler, bolluğunuzu etkiler. Susup içinize atarsınız, boğazınızı, böbreklerinizi, sindiriminizi etkiler. Çok sorgulayıcı biriyseniz, migren yapar. Hisleriniz güçlü olduğu için soruyorsunuz: “Bunu niye yaşıyorum?” Sizin üçüncü gözünüze enformasyon bir şekilde akıp geliyor ama kafanıza yıldırım gibi çakıyor. Sonra üç dört gün yatıyorsunuz. “Beni aldatıyor mu? Beni seviyor mu? Ne olacak?” Sürekli sorgu... İlişkilerinizle ilgili sorguları yaptığınız sürece, kendinizi güvende hissetmediğiniz sürece, evin içinde çocuk varsa o da kendini güvende hissetmiyor. Bir çocuk kendini güvende hissetmezse hasta olur. Yapılan araştırmalara göre, bağışıklık sistemi, kişi kendini güvende hissetmediğinde zayıflamaya başlıyor. Dikkat edin, ne zaman gerginseniz, ne zaman bir işi yetiştirme kaygılarınız var, daha çabuk hasta oluyorsunuz. Hiç keyfiniz yerindeyken, enerjik uyandığınız günde hasta olduğunuzu hatırlıyor musunuz? Hep bir endişeden sonra bizi buluyor bu hastalıklar. Birçok insan da ilişkilerinden dolayı, ailesine diyor ki: “Sizin yüzünüzden hasta olacağım!” Merak etmesin, hasta olacaktır. Bu bir istekti. Hastalığın kullanılma amacı: “Ben hastayım, bana dokunmayın...” Bütün sülaleyi en iyi toplayan hastalık felçtir. Bütün sülale kavgayı bırakır, küsler, kırgınlar, gerginler bir araya gelir, felçli insanın başına toplanır. Bu da bir çeşit kendini feda etme yöntemi. Bir aile iletişimi tam kurulamıyorsa, biri kendini feda eder ki aile birlikteliği tekrar sağlansın. Gözlemlerseniz bunu fark edeceksiniz. İş hayatınızı ve ilişkilerinizi gözden bir geçirin. Sizi iş mi yoruyor, işyerindeki ya da ailedeki kişilerle olan ilişkiler mi? Şuna dikkat edin. Bir arkadaşınızı ya da sevdiğiniz kişiyi merkezinize mi alıyorsunuz? Bir insanı hayatınıza merkez yaptığınız ve o sizi kontrol etmeye, ne yapacağınızı söylemeye başladığı andan itibaren, bütün çalışmalarınızda dengenizi kaybedersiniz. İyi niyetli olarak bilgi paylaşımı başkadır, kontrolcü bir insanın bir başkasını kontrol etmesi başka. “Sen bilmezsin, ben bilirim!” diyor ya da bütün yol planı belli olduğu halde “Benim dediğim olacak!” diye ısrar ediyor hatta planları değiştiriyor olabilirler... Bu da bütün stratejiyi değiştirmenize, kafayı toplamak için zaman kaybetmenize ve başka sorunlara neden oluyor. Özetle: Hayatınıza aldığınız kişiyi ve etrafınızdaki kişileri memnun etmek için kendi merkezinizden uzaklaştığınızda, hedeflerinizden de uzaklaşıyorsunuz. Öyle ilişkiler var ki yıllarca bir girdapta iki kardeş, iki sevgili, iki ortak döner durur. Bir at arabası düşünün. O arabayı iki at aynı tempoda çekerse, araba bir yere gidecek. Bir kano düşünün, iki kürekçi aynı yöne kürek çekerse kano ilerleyecek. Şimdi kendinize ve eşinize, ailenize bir sorun bakalım! Biz aynı kanoda seninle aynı yöne kürek çekiyor muyuz? Biz at arabasında aynı tempoda koşan iki takım mıyız? Karşınızdaki kişi büyük ihtimal şaşırabilir. Bazı ilişkilerde oyalandığınızı hissedersiniz ya da ziyanda olduğunuzu ancak çıkışı da yokmuş gibi gelir. Özellikle evliliklerde görülebilen bir sorun. Böyle insanlara boşanmalarını söylemiyorum, sorunu çözmelerini öneriyorum. Ancak bu örnekleri görünce bekârlara şunu söylüyorum: “Evlenmeden önce bir kendinizi tanıyın. Eğer anne babadan sevgi alamadıysanız, karşınıza gelip ilk gülümseyenin peşinden kapılıp gidiyor olabilirsiniz. Yıllar sonra anlıyorsunuz ki o farklı siz farklısınız. Aman dikkat! “Tüm bekârlar, boşanmak üzere olanlar, ilişkisinde arıza yaşayanlar lütfen 2 Tam Bir Tek kitabımızı okuyun.” İnsanların bazen sizi anlamadığını düşünmüşsünüzdür. Peki, siz insanları doğru anladığınızdan emin misiniz? İnsanları anlıyorsanız, günün sonunda yaptığı hareketlerle, sizin anladığınız eşleşiyor mu? Bu kişiyi anladığınızı varsaydınız, yıllar sonra o kişi anladığınızı sandığınız kişi mi? Yalnızsanız, hayatınıza biri gelip de size biraz tatlı bir şey söylediğinde, yalnızlığı gidermek için sorgulamadan hayatınıza alıyorsunuz. Bu aşk olabilir, evlilik olabilir, arkadaşlık olabilir, dostluk olabilir. O an yalnızsınız. Artık bıkmışsınızdır bundan... Seminerlerimize öyle insanlar geliyor ki, “Eşim otuz yıldır söyleniyor...” diyor. Öylesi de geliyor ki, “Otuz yıldır yalnızım... Söylenecek biri bile yok...” diyor. İnsanlar zamanında doğru kişilerle eşleşmediği için bunlar oluyor. Bizim ata kuşağında, savaş, göç, kayıplar, sıkıntılar vardı. Siz de kendi iki üç kuşak öncenize bir bakın. İlla ki aile sorunu aramaya gerek yok. Olduğunuz ülke ve şehrin sorunları da sizleri etkiliyor. Aileniz destektir lakin yaşadığınız şehirdeki yaşam şekli direkt sizi engeller ve de kısıtlayabilir. Aileniz ve atalarınız ne kadar mutluydu? Annenizin annesinden, babanızın babasından şikâyetçi olduğuna şahit oldunuz mu? “Son iki yüzyıl içinde hayallerine kavuşabilen kaç tane atanız var?” diye düşündüğünüzde cevap bulabilmek zor. Annemin çocukluk hayali öğretmen olmaktı, oldu. Onca zorluklara rağmen, Allah hep yardım etti ve annem de binlerce gence öğretmenlik yıllarında ve sonrasında yardım etti. Bize her zaman söylediği şudur: “Meslek olarak sevdiğiniz işi yapın.” Doğru mesleği seçerken doğru eş seçiminiz de önemlidir. Siz eğer evcimen bir insansanız, evcimen biriyle yaşamak çok iyidir. Çünkü kimsenin dışarıya çıkma, dünyayı tanıma gibi bir derdi yoktur. Evden işe, işten eve, akraba ziyaretleri, misafir ağırla, misafirliğe git gel. “Benim evim bana yeter!” diyorsanız, eşinizin de böyle olması lazım. İkiniz evde oturur, ömrünüzü mutlu mesut evinizde geçirirsiniz. Fakat biriniz özgür ruhlu, yenilikçi, dünyayı gezmeye görmeye meraklı, maceracı iseniz ve evdeki diğer kişinin kendini geliştirmeye hiç niyeti yoksa “Bu yaştan sonra değişemem...” diyorsa, el âlem ne der, ben bir yere gitmem, evde otururum diyorsa, eşleşmenizde sorun vardır. Bu paragrafı bekârlar için yazmak istedim. Lütfen hayalinizdeki işi önce, sizinle aynı yolu yürüyecek eşi bir sonraki adımda seçmeyi deneyin. Böylelikle yaptığınız işten de az çok anlayan bir eşiniz olursa, konuşacak daha çok ortak konunuz olur. Yoksa birçok evli çift gibi, evlerinde konuşacak konusu olmadığı için, dışarıdaki kişilere kafayı takıp ya onların dedikodusunu yaparlar ya da ortak bir hayalleri olmadığı için evde birbirlerini ömür boyu yiyip bitirirler ve ziyanda olanlar da onlar olurlar. El âlem, zaten ne yaparsanız yapın, konuşacaktır, diyeceğini diyecektir. Eğer hakkınızda hiç dedikodu yoksa zaten hiçbir şey yapmıyorsunuz demektir. Bir kâğıt kalem alın ve yazın: Hayatta en zor sınavı sırasıyla, eşte mi, çocuklarda mı, anne babada mı, kardeşlerde mi, arkadaşlarda mı yaşadınız? En zordan kolaya doğru sıralayın. En çok kimlerle sınav yaşadınız? Listeyi yaparken detaylara inmeyin. Sadece sizde hissettirdi- ği duygu neydi? Hep çaresiz mi hissettirdi, yalnız mı hissettirdi, değersiz mi hissettirdi? Ne yaptıkları değil, sizin kendinizi nasıl hissettiğiniz önemlidir. Listenizi yaptıktan sonra gözden geçirin. En baştaki kişi kim ise, altına sıraladığınız insanlara bakın bakalım, anne tekrarı, baba tekrarı var mı? Bülent Gardiyanoğlu’nun “Dört Sınav” Kitabından alınmıştır.
🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız.
Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin.
Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)