Gelişim Kartları

🌱 KİŞİSEL GELİŞİM Mİ, FARKINDALIK MI?

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

İster kişisel gelişim, ister farkındalık, isterse başka bazı öğretiler olsun, hangi alanda çalışıyorsanız çalışın, beslenilen kaynak çok önemlidir. İnsanlar iyi niyetli olarak hareket etseler, ister öğrenci ister öğretici konumda olsalar da kaynağa yeteri kadar özen gösterilmezse, yine sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Özellikle kişisel gelişim konusunda çoğunlukla yabancı kaynaklı, tercüme metinler kullanılıyor. Buna tümüyle karşı değilim çünkü insanlık tüm evrenle bir bütün ve herkesin herkese bir şekilde etkisi ve bağlantısı var. Ancak tercümeyle belirli bir kısmın alınıp deyim yerindeyse “kitabın ortasından” derse başlanılması, kimi insanların yanlış yönlendirilmesine de sebep olabiliyor. Ayrıca her insan gibi her toplum, topluluk da farklıdır. Toplumun kendi kültürüne göre değişen koşullar vardır. Tayvan toplumu için yazılmış bir kişisel gelişim kaynağını Fas toplumunda, Bolivya’da yaşayanlar için hazırlanmış bir kişisel gelişim kaynağını Belçika toplumunda uygulamaya kalkışırsanız, sıkıntılar çıkması kaçınılmazdır. Siz de kişisel gelişim ya da farkındalık çalışmalarınızda, kaynağı doğru tespit etmeye ve önünüze konulanları bir süzgeçten geçirip değerlendirmeye dikkat etmelisiniz. Verilen ve alınan mesajların, iyi niyetli olsa bile elekten geçmesi ve hataların ayıklanmış olması önemlidir. Sadece kaynağa dikkat etmek de yeterli değildir. Aynı şekilde kullandığınız enerjiyi nereden aldığınızı da unutmamanız, hep hatırlamanız gerekir. Kul, kuldan enerji çeker ama asıl beslenilen kaynak Rabb’inizdir. Kim ne yaparsa yapsın, unutmayın ki Rabb’iniz vardır ve yalnız değilsiniz. Bu nedenle ihtiyacınız olan gücü ondan alır, sakince yolunuza devam edersiniz. Kim ne yaparsa yapsın, “Eyvallah...” deyip işinize bakarsınız. Onun ne dediğiyle, bunun ne yaptığıyla ilgilenmezsiniz. Kul kulun aynasıdır. Yani onda ne görüyorsanız sizde de vardır. Sizde ne görülüyorsa, onda da vardır. Bu nedenle “Ben süperim! Ben harikayım!” diyerek olumlamalarla egonuzu beslemenizin bir faydası yoktur. “Ben süperim!”, “Ben eşsizim!” gibi olumlamalar yerine, “Ben sevgiyim. Sağlıklıyım...” gibi olumlamalar çok daha fazla fayda sağlayacaktır. Bu önemlidir çünkü “varmış enerjisini” aktive etmiş olursunuz. Dengede kalarak bunu yaparsanız, kafanızın içi sakin ve vesvesenin aklınızı karıştırmasına izin vermezseniz, o zaman farkındalık içindesiniz demektir. Bilinçaltınız altı yaşında bir çocuk gibidir. Onun söylediklerinin, sizi yönlendirmesine izin vermeyin; siz söylediklerinizle onu yönlendirin. “1 numara” olduğunuzu iddia ettiğinizde, bir başkasının “2 numara”, “3 numara” olduğunu kabul ediyorsunuz demektir. Ben de bu yollardan geçtim ve beğenmedim. Bugün geldiğim noktada, “Herkes kendi yolunda iyi olsun...” diyorum ve bunu istiyorum. Ben kendi yolumda iyi olayım, siz kendi yolunuzda iyi olun, öteki kendi yolunda iyi olsun... Herkesin bir hayat yolu, bir serüveni var ve herkes aynı anda iyi olabilir. İlla birimizin birinci, bir başkasının ikinci, üçüncü diye sıralanması gerekmez. Hepimiz iyi olduğumuzda iyi taraflarımızı birleştirebildiğimizde çok daha iyi bir dünya ortaya çıkar. Peki, bunu nasıl yapacaksınız? En azından yakın çevrenizde, evinizde bunu nasıl uygulayacaksınız? Öncelikle hangi konuda iyisiniz, onu bulacaksınız. Eşiniz hangi konuda iyi, çocuklarınız hangi konularda iyi, bunları tespit edeceksiniz. Bunları bulup iyileri birleştirdiğinizde, evinizin içinde çok güzel bir enerji olacaktır. Olumlu enerjiyi aktive etmiş olacaksınız. Büyük oğlunuzun iyi olduğu konu başkadır, küçük kızınızın iyi olduğu konu başladır. Eşiniz başka özelliklerde, siz başka özelliklerdesiniz. Her insan bir cevherdir. Onların içindeki hazineyi göremiyorsanız, sorun onlarda değil, sizdedir. Belki empati kuramadınız, belki görmek için çaba göstermediniz. Onların hangi konuda yeteneği olduğunu anlamak yerine “Sen bunu niye yapamıyorsun?” diye suçlama yoluna gittiniz ve şimdi artık bu durumu düzeltme zamanı geldi. Ben, aile içi havuzundan herkesin eşit beslenmesini sağlamaya çalışıyorum. Sorumlulukları mümkün mertebe dağıtmaya, sevinci, mutluluğu da paylaşarak dağıtmaya çalışıyorum. Belki, “Hep ben mi söyleyeceğim? Hep ben mi motive edeceğim? Kimse benim sırtımı kaşımayacak mı?” diye düşüneceksiniz. İşte, farkındalığın bir yönü de budur: Farkındalık kimdeyse, ağırlıklı olarak o bunları düşünmek zorundadır. Buna çok takılmayın çünkü zamanla herkes aynı noktaya gelecek. Merak etmeyin, moralinizi bozmayın, bunun size bir haksızlık olacağını düşünmeyin. Tam tersine, siz yola daha erken çıktınız ve daha fazla kişiye yardımınız dokunuyor. İlk adımı unutmayın: Hayatınızdaki insanların hangi konuda yetenekleri olduğunu bulmak... Sonraki adım onları motive etmek. Bununla beraber de ortak beslenilen havuzu bölüşmek, tek başına herhangi bir konuda yalnız kullanmamak... Dünyada sekiz milyar insan yaşıyor. Her birinin illa ki bir konuda yeteneği var. Kiminin özellikleri bazı konularda az kimininki fazla. Kimi insanlar kimi konularda doğuştan yetenekli, kimilerinin eğitimle, egzersizler geliştirilmesi gerekiyor. Analitik zihinler daha derinlemesine konuları daha iyi kavrayabiliyor. Biraz matematik, biraz geometri konusunda daha iyi olanlar, üç boyutlu konuları daha iyi görebiliyor. Hepimizde Allah vergisi özellikler var. Her insan şarkı söyleyebilir, bundan zevk alır ve mutlu olur. Kimilerinde bu eğitimle geliştirilir, kimilerinde Allah vergisi doğal bir ses teli yapısı vardır ve onun sesi çok daha güzel gelir kulaklara. Bunları bilip kabullenmeniz lazım. Kimi insan doğuştan tutumludur. Siz tutumlu olmayı öğrenmeye çalışarak debelenirken kimi insanlar doğal halleriyle gayet tutumlu yaşam sürerler. Kimi insanlar adeta dünyaya savurganlık için gelmiştir. Onların tutumluluğu sonradan öğrenmesi gerekir. Yakınınızda biri böyleyse, bunu kusur gibi görmek yerine avantaja çevirmeyi başarmalısınız. Unutmayın ki onunla çatışarak değil, farkındalık içinde kalarak yardımcı olabilirsiniz. Yardımcı olmaya çalışırken de şunu hatırlayın: Başkalarının hayatının kontrolcüsü siz değilsiniz. Herkes kendi hayatını kontrol edebilir; ediyor da... Siz, sözgelimi eşinizin hayatını kontrol etmeye çalıştıkça ona faydanız olmaz, boğarsınız. Sürekli onun bilinçaltına güvensizlik enerjisi gönderirsiniz ve günün sonunda bununla yüzleşirsiniz. Sonunda da “Eşim beni niye aldattı? Onun için saçımı süpürge ettim oysaki...” diye dövünüp durursunuz. Bir anne ile görüştüm. “Benim zamanımda hiçbir şey yoktu. Şimdi her şey var. Çocuğuma bir sürü şey alıyorum ve ne yalan söyleyeyim, onu kıskanıyorum...” dedi. “Hatta bu kadar çok imkânı olduğu için ondan nefret ettiğim oluyor.” “Kaç yaşındasınız?” diye sordum. “Kırk.” “Çocukluğunuzdan beri neredeyse otuz yıl geçmiş. Neden o yaşta takılıp kaldınız?” Bazen böyle, geçmişte bir yere takılıp kalırız. İstediğimiz bir şey olmadı, istediğimiz bir şeye sahip olamadık veya bütünüyle bir dönemimizden memnun kalmadık diye aklımıza dönüp dolaşıp o dönem gelir ve sürekli ah ederiz. Peki, bunu yapmamızın bize ne faydası vardır? Muhtemelen bir anne çocuğu için canını bile çekinmeden verir ancak geçmişe takılıp kalmak öyle bir yoruyor ki zihnini, kendi çocuğunu kıskanır hale gelebiliyor. Farkındalığa geçtiyseniz, artık “geçmişe takılıp kalmamanız” gerektiğini bilmeniz gerekir. Sizin bir rotanız var ve o yolda ilerliyorsunuz. Diyelim ki bir araçtasınız ve bunun kontrolü de sizde. Sürekli gözünüz dikiz aynasında olur, geçmişte kalan bir noktayı görmeye çalışır durursanız, kaza yaparsınız. Göz sürekli dikiz aynasında olarak ilerlenemez. Geçmişe takılıp kalmayın! Geçmiş, geçmişte kaldı. Geçmişle ilgili yapmanız gereken, kendini tekrar eden bir olay varsa bulup helalleşmek, teşekkür edip yoluna devam etmektir. Dönüp dönüp orada yaşamaya çalışmak değil... Bulunduğunuz yerde, anda olun. Anda kalın ve farkındalıkla kalın. Bu sizin bulunduğunuz yere de olumlu bir enerji ve bereket getirecektir. Dikkat etmeniz gereken bir nokta da bulunduğunuz ortama ilişkindir. Sadece zihinsel olarak temiz, sükûnet içinde olmanız, farkındalık içinde kalmanıza yetmez. Bulunduğunuz ortam da temiz ve düzgün olmalıdır. Mümkünse güneş gören, havalandırılmış, güzel kokuların olduğu, temiz bir yer olmalı. Temiz ve iyi havalandırılmış bir yerin titreşimiyle pis ve kokan, kötü havası olan bir yerin titreşimi aynı değildir. Size ve orada bulunan diğer kişilere etkisi de aynı değildir. Mekânınızın bir tınısı olmalıdır. Orada yayılan titreşimin temiz ve düzgün olması, olumlu mesajlar vermesi gerekir. Kendi adıma bulunduğum yerlerde buna çok dikkat ederim. Temiz ve havalandırılmış, ışık alan yerlerde enerjimin olumluya döndüğünü, hafiflediğimi hissederim. İslam inancında olduğum için işyerimde ya da seminere katılacağım salonlarda kısık sesle de olsa biraz Kuran okunması, hiç olmazsa kayıttan açılıp bir süre dinlenilmesi ve titreşimin yayılması bana her zaman iyi gelir. Siz de size iyi gelen ve güzel titreşim veren şey ne ise onu bulup kullanabilirsiniz. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Yüreğiyle Konuşanlar” Kitabından alınmışıtr.

 

🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız. 

Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin. 

Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)

Önerlen İçerikler

Denge Kartları

: / :
Settings
Theme Settings
Theme
Header
Sidebar
Player

Note: You can see the color change effect of the header, sidebar and player in the inner pages.