Olumlama Kartları

🌸 ŞİFALANMA NOKTASI

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Hepimizin şu an hayatımızdaki en büyük arıza, çocukken yeterince sevilmemiş, yeterince dokunulmamış, takdir görmemiş olmamızdır. Bir şekilde ezildik... Ezilen anne babalar gördük. Bir ruh, mutlu olmadan önce mutsuzluğu deneyimler. Bir ruh, özgür olmadan önce tutsaklığı deneyimler. Özgüvenden önce çaresizliği deneyimler. Bir yay düşünün, geriyorsunuz. Gereceksiniz ki oku atabilesiniz. Yayı ne kadar gererseniz, oku o kadar uzağa atarsınız. Bugüne kadar yaşadığınız olumsuz olayların sizi bir yay gibi gerdiğini düşünün. Genelde ileriye bir ok gibi fırlamak yerine hep olaylarla ve kişilerle kavga ettiniz. Bağışlamama, affedememe süreçleriniz hep uzun sürdü. Sahip olduğunuz zamanı daha iyisini yapabilmek için değerlendirmek yerine hep olaylara takılı kaldınız. Her zaman da bahaneniz hazırdı. Nasıl affedeyim? Bu kadar yaşanmışlığı unutmak kolay mı? Ya da kendi kendinizi suçlamanız. Olaylara takılı kaldığınız için yıllardır hep aynı yerdesiniz. Ve yıllardır hep başkalarını suçluyorsunuz. Zamanınız bolsa etrafınıza kafanızı takmaya devam edin. Geçti, bitti. Bu hesap bitti. Bir kere bunu kabul edelim. Artık yeter noktasını da geçtiniz. Diptesiniz! Bir insanının şifalanmaya başladığı nokta “Artık yeter!” noktasıdır. İnatçı, ben her şeyi bilirim, ben çözerim, ben erkek gibiyim diyen kadınlar için bu nokta birçok kez hayatlarına gelir. “Rabbim, ben yapamıyorum. Neden bu dünyadayım? Ya bana bir cevap ver ya da al canımı kurtulayım!” Bu sözü kaç kez kendi kendinize söylediniz? Aileleriniz sizlere namuslu olmayı, dürüst olmayı, helal yoldan para kazanmayı, çok çalışmayı yıllarca anlattılar. Peki size nasıl mutlu olabileceğinizi gösterebildiler mi? Kendisi mutlu olmayan bir anne ve baba laflarla evladına mutluluğu anlatamaz. Mutlu olabilmek, huzurlu olabilmek laflarla değil yaşanarak ve paylaşılarak öğretilir. Bir kadın erkek enerji üretmeye başladığında farkına varmadan hayatında sert bir enerji üretiyor ve erkeklerle çatışmaya giriyor. Bu çatışma zaman içerisinde rekabete dönüşüyor. Bir kadın erkek enerji üretip babasına ve/veya erkeklere içsel öfke duyuyorsa, farkına varmadan düşünsel enerjinin yaydığı telepati ile etrafındaki erkeklere tehdit ve tacizde bulunur. İlk başta bu kesinlikle mantığa sığmaz. Sizin bilinçaltınız, başkalarının bilinçaltı ile telepatik olarak iletişim kuruyor. Bunu ne siz ne de diğer kişiler net olarak fark edebilirsiniz. Aslında bütün insanlık birbiriyle bu şekilde konuşuyor. Sabah kalktığınızda erkeklere öfkeliyseniz, erkekler bir şekilde sizi duyuyor. Tabii bilinçli olarak değil. Kadın olduğunuz halde erkek enerjisi üretiyorsanız, kadınlar da sizi duyuyor ve dışlıyor. Bu durumda genelde kadın hayatına kendini hırpalayacak erkek çeker ve diğer kadınlar tarafından sürekli dedikodusu yapılır ve çekiştirilir. Ne ilginçtir ki erkek enerji üreten kadınların pek kadın arkadaşları olmaz. Erkeklerle çatıştığı halde en yakın sırdaşı bir erkektir. Şu an bir nefes alın, beş on dakika hayatınızı bu açıdan bir gözden geçirin. İçsel olarak insanlara ne kadar öfkelenirseniz, dıştan size o kadar tepki geldiğini fark ettiniz mi? Hiç şöyle bir dua ettiniz mi? “Allah’ım, bana her türlü zorluğu aşacak güç ver!” Bu şekilde bir dua ile hayatınıza neyi çektiğinizin farkında mısınız? “Allah’ım bana önce zorluk ver, sonra aşacak güç!” Genelde erkek güç ve kontrol odaklı yaşar. Bu onun doğası gereğidir. Kadının ise doğası gereği yaratıcı, üretken, neşeli ve esprili olması gerek; dişi enerji de budur. Atalarımızdan birçok öğreti ile gülmenin, duygularımızı ifade etmenin hep yanlış olduğunu öğrendik. Yemek masasında gülünmez, erkekler ağlamaz, kadınlar topluluk içinde gülmez, kolay olan güzel değildir. Peki zoru bugüne kadar seçtiğinizin farkında mısınız? Siz zoru seçtikçe hayatınızın gittikçe zorlaştığını, enerjinizin sertleştiğini, bedeninizin gittikçe erkek bedenine benzemeye başladığını, hal ve davranışlarınızın yavaş yavaş bir erkek gibi olmaya başladığının farkında mısınız? Neden hayatınıza zoru çağırdığınızı hiç düşündünüz mü? “Çocukken erkek evlat istedik ama sen kız oldun. Biz senin doğmanı istememiştik. Benim kızım aslan gibidir, erkek gibi güçlüdür. Benim kızım her şeyi çözer veya sen hiçbir işe yaramazsın.” Hayatta bu sözlerden herhangi birini duyup etkisi alında kalmışsan kendini annene, babana, birilerine ispatlamak için zoru seçersin ve bütün hayatı kendi kendine zorlaştırıp zehredersin. Bugüne kadar kendini insanlara ispatlamaya çalıştın da ne oldu? Eline ne geçti? Sadece yoruldun... Bu yazgınızı artık değiştirin. Niyet ederken hayatınızı helal yoldan kolaylıkla ve sağlıklı bir şekilde yaşamayı seçin. Zoru çağırmaktan ve sevmekten vazgeçin. Kendinizi herhangi bir kişiye ispatlamak zorunda değilsiniz; siz hayatınızı helal yoldan yaşadıktan sonra hesabınızı bir tek Allah’a verirsiniz. Şifalanması gereken önemli bir nokta daha var. Aynaya baktığınızda aynada kendinizi nasıl görüyorsunuz? Aynaya baktığınızda sağlıklı güzel bir beden mi görüyorsunuz? Mutsuz bir beden mi görüyorsunuz? Kilo almış bir beden mi görüyorsunuz? Aynada her ne görüyorsanız size ait değildir. Sadece Allah’ın size bir emanetidir. Emanete söylenme, şikâyet etme, gereksiz amaçlar uğruna onu yormak, onu kötü beslemek, ona vakit ayırmamak, onu sevmemek hakkına sahip değilsiniz! Bülent Gardiyanoğlu’nun “Kadın Olmayı Hatırlamak” Kitabından alınmıştır.

🎁🎁 Tebrikler. Bülent Gardiyanoğlu’nun yılda iki kez gerçekleşen Kişisel Gelişim ve Farkındalık Kampına %19 indirim hakkı kazandınız. 

Bilgi için +90 548 872 00 90 Whatsapp numaramıza 1919 yazıp gönderin. 

Çağrı Merkezimiz size yazılı olarak gerekli bilgileri iletecektir. (Kazanılan indirim hakkı nakite çevrilemez, bir başka indirim hakkıyla birleştirilemez. Geçerlilik süresi 6 aydır. 6 ay dolmadan hakkınızı bir başkasına devredebilirsiniz)

Denge Kartları

: / :